Arabuluculuk kurumu, dava şartı olarak bazı davalar henüz açılmadan önce
arabuluculuk sürecinden geçilmesi zorunlu hale getirilerek mevzuatımızda yerini aldı.
Ancak arabuluculuğa sistem içerisinde emanet bir kurum gibi davranıldı ve sistem
içerisindeki güzellikleri yeterli anlaşılmadı ve verimli olarak kullanılmadı ve toplum tarafından
gerekli ilgiyi görmedi.
Halbuki bir işçi işveren uyuşmazlığındaki alacak bedellerini hiçbir çalışma kaleminin
tek tek açıklanmasına gerek duyulmadan kapatan, ya da ortaklığın giderilmesinde ortakların
geri dönüşü olmayacak şekilde ortaklığı iradeleri doğrultusunda sonlandırabilen de
arabuluculuk kurumudur. Özellikle ortaklığın giderilmesinde, taraflar kendi aralarında
anlaşsalar dahi taraflardan birisinin resmi işlemlerden hemen önce vazgeçmesi ve
anlaşmanın resmileştirilememesi çok yaşanan ve bilinen bir durumdur. Diğer yandan
arabuluculuk sürecinde imzalanan anlaşma belgesi, bir mahkeme kesin hükmü niteliğinde
olduğundan, bu anlaşma belgesinin içeriği ile direk icra yoluna geçilerek, çok çok uzun bir
yargılama süreci aşılmış ve direk sonuca ulaşılmış oluyor.
Herkesi ilgilendiren barınma konusundan doğan kira ilişkisinde, yıllardır büyük bir kaos
yaşanıyor ve enflasyonu yakalayamayan kira bedellerindeki artış oranları yüzünden mal
sahiplerinin sürekli bir kiracı tahliye etme niyeti olduğu da inkar edilemez. Bu konu üzerinden
arabuluculuğun avantajını anlatmak gerekirse, tahliye niyet eden ve hatta kiracının tahliyeyi
kabul ettiği bir senaryoda, kira sözleşmesi çerçevesinde tahliye taahhütnamesi edinmek ile
arabuluculukta tahliye anlaşması yapmak arasında bazı temel farklar var. Her iki yöntem de,
kiracının kiralanan mülkü belirli bir tarihte boşaltmasını sağlamayı amaçlasa da, süreçleri,
geçerlilik şartları ve sonuçları bakımından farklılık gösterirler. Tahliye taahhütnamesi
düzenlenmesi halinde, tahliye süresinde gerçekleşmez ise, açılacak icra takibine tahliye
taahhütnamesine imza atsa bile kiracının itiraz etme hakkı mevcut. Bu itiraz icra takibini
durdurduğu gibi, ancak uzun süreçli bir dava açılarak, yargılama sürecinin sonunda tahliye
sağlanabilir. Bu itiraz tahliye taahhütnamesinin yasal şartlarını taşımadığı gibi bir gerekçe ile
de yapılabilir, imzanın kendisine ait olmadığı iddiası ile de yapılabilir. Her türlü durumda,
uzun bir süreç daha yaşanmak zorunluluğu doğar.
Diğer yandan, arabuluculukta tahliye anlaşması yapılması halinde; tahliye konusunda yapılan
arabuluculuk anlaşma belgesi, mahkeme ilamı niteliğinde olduğundan, tahliye
gerçekleşmezse, mal sahibi icra takibi başlatabilir. İşte bu icra takibine mal sahibi itiraz
edemez, çünkü burada arabuluculuğun en önemli özelliği olan anlaşma belgesinin mahkeme
kararı hükmünde olması sebebiyle, itiraz edilemez niteliktedir.
Arabuluculuğun özellikle bu gibi bazı konularda sağladığı kolaylıkların anlaşılmaması
nedeniyle pas geçilmesi, hem ekonomik olarak, hem de toplumsal psikoloji anlamında ciddi
bir kayba neden olmaktadır. Arabuluculuğun avantajlarının topluma anlatılması ve tabana
yayılması için daha fazla çalışma yapılması gerektiği de açıkça anlaşılmaktadır.