3. KİŞİ TAZMİNATI KALDIRILDI MI?  HİÇ Mİ VAR OLMAMIŞTI?

Başlığa bakıp da üçüncü kişi tazminatı da nedir diye düşünebilirsiniz, çünkü 3. Kişi tazminatı aslında bizim hukukumuzda hiç olmadığı için, ismi de, içeriği de bilinen bir hukuki olgu değildi. Ancak, yüksek mahkemenin bir, iki yıllık bir sürelik dönemde, farklı hukuk dairelerinden farklı kararların, karar gerekçelerinin ve hukuki dayanakların yer aldığı birkaç emsal karar çerçevesinde  medyanın da konunun üzerine gitmesi ile yer buldu. Sanki öteden beri var olan bir hakmış gibi algılanmasına neden olunan bir hukuki durum olarak gündeme getirildiğini düşünüyorum. Güncel olarak ise, aslında hiç var olmadığına dair, nihai olarak karar altına alındığından, var olduğuna dair bir sanrı olmaması için bu yazımda, bu konuya değinmek istedim. 
3. kişi tazminatı, evli olduğunu bildiği kişi ile evlilik dışı ilişki yaşayan 3. kişiden, aldatılan eşin manevi tazminat talebidir. 3. Kişi tazminatı olarak adlandırılmasının nedeni evlilik ilişkisinin dışında bir 3. kişiden tazminatın talep edilmesinden kaynaklanmaktadır. Aldatılan eş; kendi eşinden değil eşi ile birlikte olan kişiden yani evlilik akdinin tarafı olmayan bir kişinin eyleminden kaynaklı olarak manevi tazminat talep etmektedir. Bu talep, manevi dünyasındaki üzüntü, aldatılmaktan kaynaklı olarak rencide olma, toplum önünde küçük düşmüş olma durumlarının tümünü kapsayan bir durumdur. Bu manevi dünyadaki sarsılmanın nedenini, 3. Kişi kabul edip, 3. Kişi ile muhatap olmak, benim hukuki anlayışıma başından beri doğru gelmemişti. Çünkü kabul etmek gerekir ki, hukuki ilişkilerde, -ki evlilik de bir akit olduğundan buna dahildir- taraflar hukuki ilişkide bulunduğu şahıs ile muhataptırlar. 
Neredeyse, evli olmayan ancak uzun süredir birliktelik yaşayan ve bunu toplumsal ve dinsel dayanaklarla evlilik olarak beyan eden kişilerin de aldatıldığında 3. Kişilerden tazminat talep etmesinden, evliliğin dağılması ile çiftlerin köpeğinin mağdur olduğundan bahisle evcil hayvan adına 3. Kişiden tazminat talep edildiğini dahi, Yargıtay’ın kısa süreli  uygulamasında hayretle gözlemledik. Bu tazminat türünün kaynağı Ango Amerikan hukukudur. Tazminat hukukunun çok çeşitli kaynaklarını ve dayanaklarını bulabileceğimiz Anglo Amerikan hukukundan, bizim uygulamamıza transfer olduğunda bu hukuki olgu, amacından oldukça sapmıştır. 
Yüksek mahkeme, evli kişilerin ancak muhatabı olan eşleri ile aralarındaki evlilik akdinden kaynaklı olarak tazminat hakkı doğabileceğini evli kişilerin diğer kişilerle evlilik dışı ilişkilerinden eşin tazminat talep etmesinin hukuki olarak mümkün olmadığına, bir içtihadı birleştirme kararı vererek, konuya noktayı koydu. Dolayısıyla, evli olduğunu bilerek evli kişilerle birlikte olan (3.kişiler) aldatılan eşe tazminat ödemeyecekler, eşler ise evlilik akdinden kaynaklı olarak sözleşme ile bağlı olduklarından dolayı birbirlerine ancak boşanma halinde tazminat ödemeye devam edecekler. Böylece; yukarıda değinilen kaotik ve dayanaksız taleplerin  de ortaya çıkması engellenmiş olacaktır. 

3. KİŞİ TAZMİNATI KALDIRILDI MI?  HİÇ Mİ VAR OLMAMIŞTI?

Başlığa bakıp da üçüncü kişi tazminatı da nedir diye düşünebilirsiniz, çünkü 3. Kişi tazminatı aslında bizim hukukumuzda hiç olmadığı için, ismi de, içeriği de bilinen bir hukuki olgu değildi. Ancak, yüksek mahkemenin bir, iki yıllık bir sürelik dönemde, farklı hukuk dairelerinden farklı kararların, karar gerekçelerinin ve hukuki dayanakların yer aldığı birkaç emsal karar çerçevesinde  medyanın da konunun üzerine gitmesi ile yer buldu. Sanki öteden beri var olan bir hakmış gibi algılanmasına neden olunan bir hukuki durum olarak gündeme getirildiğini düşünüyorum. Güncel olarak ise, aslında hiç var olmadığına dair, nihai olarak karar altına alındığından, var olduğuna dair bir sanrı olmaması için bu yazımda, bu konuya değinmek istedim. 
3. kişi tazminatı, evli olduğunu bildiği kişi ile evlilik dışı ilişki yaşayan 3. kişiden, aldatılan eşin manevi tazminat talebidir. 3. Kişi tazminatı olarak adlandırılmasının nedeni evlilik ilişkisinin dışında bir 3. kişiden tazminatın talep edilmesinden kaynaklanmaktadır. Aldatılan eş; kendi eşinden değil eşi ile birlikte olan kişiden yani evlilik akdinin tarafı olmayan bir kişinin eyleminden kaynaklı olarak manevi tazminat talep etmektedir. Bu talep, manevi dünyasındaki üzüntü, aldatılmaktan kaynaklı olarak rencide olma, toplum önünde küçük düşmüş olma durumlarının tümünü kapsayan bir durumdur. Bu manevi dünyadaki sarsılmanın nedenini, 3. Kişi kabul edip, 3. Kişi ile muhatap olmak, benim hukuki anlayışıma başından beri doğru gelmemişti. Çünkü kabul etmek gerekir ki, hukuki ilişkilerde, -ki evlilik de bir akit olduğundan buna dahildir- taraflar hukuki ilişkide bulunduğu şahıs ile muhataptırlar. 
Neredeyse, evli olmayan ancak uzun süredir birliktelik yaşayan ve bunu toplumsal ve dinsel dayanaklarla evlilik olarak beyan eden kişilerin de aldatıldığında 3. Kişilerden tazminat talep etmesinden, evliliğin dağılması ile çiftlerin köpeğinin mağdur olduğundan bahisle evcil hayvan adına 3. Kişiden tazminat talep edildiğini dahi, Yargıtay’ın kısa süreli  uygulamasında hayretle gözlemledik. Bu tazminat türünün kaynağı Ango Amerikan hukukudur. Tazminat hukukunun çok çeşitli kaynaklarını ve dayanaklarını bulabileceğimiz Anglo Amerikan hukukundan, bizim uygulamamıza transfer olduğunda bu hukuki olgu, amacından oldukça sapmıştır. 
Yüksek mahkeme, evli kişilerin ancak muhatabı olan eşleri ile aralarındaki evlilik akdinden kaynaklı olarak tazminat hakkı doğabileceğini evli kişilerin diğer kişilerle evlilik dışı ilişkilerinden eşin tazminat talep etmesinin hukuki olarak mümkün olmadığına, bir içtihadı birleştirme kararı vererek, konuya noktayı koydu. Dolayısıyla, evli olduğunu bilerek evli kişilerle birlikte olan (3.kişiler) aldatılan eşe tazminat ödemeyecekler, eşler ise evlilik akdinden kaynaklı olarak sözleşme ile bağlı olduklarından dolayı birbirlerine ancak boşanma halinde tazminat ödemeye devam edecekler. Böylece; yukarıda değinilen kaotik ve dayanaksız taleplerin  de ortaya çıkması engellenmiş olacaktır.