07.May.2025
Siber güvenlik ve kişisel mahremiyet güvenliği
Blog
Elbette ki, devletin ‘’Güvenliğin Artması’’ yönünde her türlü önlemi alması ve bu yöndeki mevzuat düzenlemeleri yapması gerekiyor ki, alınacak önlemler de hukuk devleti kavramı gereği, hukuka uygun şekliyle işlemler yapılabilsin ve bu işlemlerin yapılış amacı, işlemlerin yapılış biçimi önceden bilinir yani öngörülebilir olsun. Standartlar belli olsun ve tüm aktörler bunlara uyum sağlasın, sağlamayanlar da caydırıcı cezalarla cezalandırılsın. Bu yönüyle yeni yasalar, hem bireylerin hem de işletmelerin siber saldırılara karşı korunmasına yardımcı olabilir. Bu, veri ihlallerinin ve siber suçların dolayısıyla da yasadışı aktörlerin sayısının azalmasına yardımcı olur.
Ancak tüm bunlar yapılırken, bireysel özgürlüklerin varlığını korumaya, bireyin mahremiyetini asgari düzeyde kısıtlamaya yönelik bir kriterler benimsenmesi önemlidir. Hukuk devletinin kriterleri sadece yasa ile belirlendiğinde hukuk devleti gereği yerine getirilmiş olur. Yasanın meclis genel kurulundan geçirilirken yaşanan en önemli tartışmalar da, bu konuda yani kriterlerin muğlaklığı konusunda çıktı.
Yasanın mevzuata alınmasındaki amaç nedir, önce ona bakmak gerekir ki tanımlanan amaçlardan en önemlileri; Türkiye Cumhuriyeti’nin siber uzaydaki milli gücünü meydana getiren bütün unsurlarına karşı içten ve dıştan yöneltilen mevcut ve muhtemel tehditleri tespit etmek ve bunları bertaraf etmek ve kamu kurum ve kuruluşları, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşları, gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşların siber saldırılara karşı korunmasına yönelik gerekli düzenlemeleri yapmak.
Kapsam anlamında ise; yasa siber uzayı, doğrudan ya da dolaylı olarak internete, elektronik haberleşme veya bilgisayar ağlarına bağlı olan tüm bilişim sistemlerini ve bunları birbirine bağlayan ağlardan oluşan ortam olarak tanımlanmışken, yasanın siber uzay alanında kapsadığı kişiler ise internete bağlı ya da iç ağ sisteminde aktif olan hem kamu hem de özel hukuk kişilerinin ve hatta tüzel kişiliği olmayan kuruluşların tamamıdır. Bu anlamda yasa, mümkün olan en kapsayıcı şekilde kaleme alınmıştır.
Tüzel kişiliği bulunmayan kuruluşların dahi kapsama alınması kapsamın genişliği açısından çok önemlidir. Zaten yasa üzerindeki tartışmaların en önemlileri kapsamın genişliği, yasada geçen ‘’içerik’’ kelimesinin basın içerikleri de dahil, tüm içerik üreticilerini tehlikeye soktuğu ve yasadaki tanımlamaların muğlak olduğu yönünde gelişti. Zaten içerik üreticileri üzerinde yoğun olan baskıların üzerine bir de siber saldırı tehlikesi başlığı ile yeni bir baskı alanı açıldığı öne sürülüyor ki, bu endişe içerikli eleştiriler ancak yasanın uygulanmasında ortaya çıkabilecek sorunlar olarak görünüyor bu aşamada.
Aslında ülke kapsamında çok gerekli olan bu kanun kapsamının yürütümü ile ilgili nasıl bir yol alınacağını hep birlikte gözlemleyip yaşayacağız. Şimdilik sadece, uygulamanın içeriği belirleyeceğini söyleyebiliriz.